İnternetteki
En Kapsamlı
Hadis Arama Motoru
Hadisler Ana Sayfasına Geri Dön

Kanaat Konulu Hadisler


4820-)  Ubeydullah İbnu Mihsan el-Hutami radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur."

Kaynak:  Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mace, Zühd 9, (4141).

Konu:  Kanaat


4821-)  Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ademoğlunun şu üç şey dışında (temel) hakkı yoktur: İkamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız ekmek ve su."

Kaynak:  Tirmizi, zühd 30, (2342).

Konu:  Kanaat


4822-)  Fudale İbnu Ubeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İslam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!"

Kaynak:  Tirmizi, Zühd 35, (2350).

Konu:  Kanaat


4823-)  Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Ensar radıyallahu anhüm'den bazı kimseler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan bir şeyler talep ettiler. Aleyhissalatu vesselam da istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, o istediklerini yine verdi. Yanında mevcut olan şey bitmişti; şöyle buyurdular: "Yanımda bir mal olsa, bunu sizden ayrı olarak (kendim için) biriktirecek değilim. Kim iffetli davranır (istemezse), Allah onu iffetli kılar. Kim istiğna gösterirse Allah da onu gani kılar. Kim sabırlı davranırsa Allah ona sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır." Rezin rahimehullah şu ziyadede bulunmuştur: "İslam'a girip, yeterli miktarla rızıklandırılan ve verdiği bu miktara Allah'ın kanaat etmeyi nasip ettiği kimse kurtuluşa ermiştir."

Kaynak:  Buhari, Zekat 50, Rikak 20; Müslim, Zekat 124, (1053); Muvatta, Sadaka 7, (2, 997); Ebu Davud, Zekat 28, (1644); Tirmizi, Birr 77, (2025); Nesai, Zekat 85, (5, 95).

Konu:  Kanaat


4824-)  Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ey ademoğlu! Eğer fazla malını Allah yolunda harcarsan bu senin için daha hayırlıdır, kendine saklarsan senin için zararlıdır. Kefaf (yeterli miktar) sebebiyle levm edilmezsin. (Harcamaya), bakımları üzerinde olanlardan başla. Üstteki el (yani veren), alttaki elden (yani alandan) daha hayırlıdır."

Kaynak:  Müslim, Zekat 97, (1036), Tirmizi, Zühd 32, (2344).

Konu:  Kanaat


4825-)  Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Siz Allah'a hakkıyla tevekkül edebilseydiniz, sizleri de, kuşları rızıklandırdığı gibi rızıklandırırdı: Sabahleyin aç çıkar, akşama tok dönerdiniz."

Kaynak:  Tirmizi, Zühd 33, (2345).

Konu:  Kanaat


4826-)  Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır."

Kaynak:  Buhari, Rikak 15; Müslim, Zekat 120, (1051); Tirmizi, Zühd 40, (2374).

Konu:  Kanaat


4827-)  Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Hakiki) fakir, kapı kapı dolaşırken verilen bir iki lokmanın veya bir iki hurmanın geri çevirdiği kimse değildir. Fakat gerçek fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan ve halini anlayıp kendisine tasaddukta bulunacak biri çıkmayan, (buna rağmen) kalkıp halktan birşey istemeyen kimsedir."

Kaynak:  Buhari, Zekat 53, Tefsir, Bakara 48; Müslim, Zekat 102, (1039); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 7, (2, 923); Ebu Davud, Zekat 23, (1631, 1632); Nesai, Zekat 76, (5, 85).

Konu:  Kanaat


4828-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir." Rezin bir rivayette şu ziyadede bulundu: "Avn İbnu Abdillah İbnu Utbe rahimehullah dedi ki: "Ben zenginlerle düşüp kalkıyordum. O zaman benden daha heveslisi yoktu. Bir binek görsem benimkinden daha iyi görürdüm; bir elbiseye baksam, benimkinden daha iyi olduğuna hükmederdim. Ne zaman ki bu hadisi işittim, fakirlerle düşüp kalktım ve rahata erdim."

Kaynak:  Buhari; Rikak 30; Müslim, Zühd 8, (2963); Tirmizi, Kıyamet 59, (2515).

Konu:  Kanaat


4829-)  İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri dilenmeye devam ettiği takdirde yüzünde bir parça et kalmamış halde Allah'a kavuşur."

Kaynak:  Buhari, Zekat 52; Müslim, Zekat 103, (1040); Nesai, Zekat 83, (5, 94).

Konu:  Kanaat


4830-)  Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İstemeler bir nevi cırmalamalardır. Kişi onlarla yüzünü cırmalamış olur. Öyle ise, dileyen (hayasını koruyup) yüz suyunu devam ettirsin, dileyen de bunu terketsin. Şu var ki, kişi, zaruri olan (şeyleri) iktidar sahibinden istemelidir."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 26, (1639); Tirmizi, Zekat 38, (681); Nesai, Zekat 92, (5, 100).

Konu:  Kanaat


4831-)  Aiz İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan bir şeyler istedi. Aleyhissalatu vesselam da verdi. Adam dönmek üzere ayağını kapının eşiğine basar basmaz, Aleyhissalatu vesselam: "Dilenmede olan (kötülükleri) bilseydiniz kimse kimseye birşey istemek için asla gitmezdi!" buyurdular."

Kaynak:  Nesai, Zekat 83, (5, 94, 95).

Konu:  Kanaat


4832-)  Hz. Zübeyr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişinin iplerini alıp dağa gitmesi, oradan sırtında bir deste odun getirip satması, onun için, insanlara gidip dilenmesinden daha hayırlıdır. İnsanlar istediğini verseler de vermeseler de."

Kaynak:  Buhari, Zekat 50, Büyü' 15.

Konu:  Kanaat


4833-)  Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Cenneti garanti etmem mukabilinde, insanlardan hiçbir şey istememeyi kim garanti edecek?" buyurdular. Sevban radıyallahu anh atılıp: "Ben, (Ey Allah'ın Resûlü!)" dedi. Sevban (bundan böyle) hiç kimseden bir şey istemezdi."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 27, (1643); Nesai, Zekat 86, (5, 96).

Konu:  Kanaat


4834-)  Hz. Muaviye radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İstemede ısrar etmeyin. Vallahi, kim benden bir şey ister, ben ona vermek arzu etmediğim halde, ısrarı (sebebiyle) bir şey kopartırsa, verdiğim o şeyin bereketini görmez."

Kaynak:  Müslim, Zekat 99, (1038); Nesai, Zekat 88, (5, 97, 98).

Konu:  Kanaat


4835-)  İbnu'l-Firasi'nin anlattığına göre, babası radıyallahu anh: "Ey Allah'ın Resûlü! (İhtiyacımı başkasından) isteyeyim mi?" diye sormuş, Aleyhissalatu vesselam da: "Hayır, isteme! Ancak istemek zorunda kalmışsan, bari salihlerden iste!" buyurmuşlardır."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 28, (1646); Nesai, Zekat 84, (5, 95).

Konu:  Kanaat


4836-)  İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, kendisini müstağni kılacak miktarda malı olduğu halde isterse, Kıyamet günü, istediği şey suratında bir tırmalama veya soyulma veya ısırma yarası olarak gelir!" Yanında bulunanlar: "Kişiyi müstağni kılan (miktar) nedir?" diye sordular. "Kırk dirhem altın veya o kıymette bir başka şey!" buyurdular."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 23, (1626); Tirmizi, Zekat 22, (650); Nesai, Zekat 87, (5, 97); İbnu Mace, Zekat 26, (1840).

Konu:  Kanaat


4837-)  Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim (malını artırmak için) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ateş talep etmiş olur. Öyleyse ister azla yetinsin isterse çoğaltmayı istesin, (artık kendisi bilir)!"

Kaynak:  Müslim, Zekat 105, (1041).

Konu:  Kanaat


4838-)  Kabisa İbnu Muharik radıyallahu anh anlatıyor: "Sulh için diyet (hamale) ödemeyi kabullenmiştim. Bu hususta yardım istemek için Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı aradım ve karşılaştık. (Meseleyi açınca): "Bekle, bize sadaka malı gelecek. O zaman ondan sana da verilmesini emrederim" buyurdular. Sonra da: "ey Kabisa! İstemek, üç kişi dışında hiç kimseye helal olmaz: -Sulh diyeti (hamale) kabullenen kimse. Buna, gereken miktarı buluncaya kadar, istemesi helaldir. Ama o miktara ulaşınca, artık istemez. -Afete uğrayıp malını kaybeden kimse. Buna da maişetini temin edecek miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir. -Fakirliğe uğrayan adam. Eğer kavminden üç kişi, "Falancaya fakirlik isabet etti" diye ittifak ederlerse, geçimine yetecek miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir. Bunlar dışında istemek, ey Kabisa haramdır."

Kaynak:  Müslim, Zekat 109, (1044); Ebu Davud, Zekat 26, (1640); Nesai, Zekat 86, (5, 96, 97).

Konu:  Kanaat


4839-)  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ensari bir zat gelip Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan birşeyler istemişti. "Evinde hiçbir şey yok mu?" buyurdular. Adam: "Evet, dedi. Bir çulumuz var. Bir kısmıyla örtünüp, bir kısmını da yaygı olarak yere seriyoruz! Bir de su içtiğimiz kabımız var." "Onları bana getir!" diye emrettiler. Adam gidip getirdi. Aleyhissalatu vesselam eşyaları eline alıp: "Şunları satın alacak yok mu?" buyurdular. Bir adam: "Ben bir dirheme satın alıyorum" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bir dirhemden fazla veren yok mu?" dedi ve iki üç sefer tekrarlayarak (açık artırmaya çıkardı). Orada bulunan bir adam: "Ben onlara iki dirhem veriyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam eşyaları ona sattı. İki dirhemi alıp Ensari'ye verdi ve: "Bunun biriyle ailen için yiyecek al, aline ver. Diğeriyle de bir balta al bana getir!" buyurdular. Adam gidip bir balta alıp getirdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ona eliyle bir saplık geçirdi. Sonra: "Git, odun eyle, sat ve onbeş gün bana gözükme!" buyurdu. Adam aynen böyle yaptı, sonra yanına geldi. Bu esnada on dirhem kazanmış, bunun bir kısmıyla giyecek, bir kısmıyla da yiyecek satın almıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Bak, bu senin için, Kıyamet günü alnında dilenme lekesiyle gelmenden daha hayırlıdır!" buyurdu ve sözlerine şöyle devam etti: "Dilenmek, sersefil, fakra düşmüş veya rüsvay edici borca batmış veya elem verici kana bulaşmış insanlar dışında, kimseye caiz değildir."

Kaynak:  Ebu Davud, Zekat 26, (1641); tirmizi, Büyü 10, (1218); İbnu Mace, Ticarat 25, (2198).

Konu:  Kanaat

[1] 2 Sonraki> Son>>

 


Diğer Sitelerimiz



İletişim